Bozdağ: Çarpanlarıyla 1.5 milyona istihdam sunuyoruz

Bazı insanlar vardır, çalışmayı en büyük ibadet görür… Bazı insanlar vardır baktıkça şevklenir, ‘iyi ki ülkemde böylesi çalışkan iş insanları var’ dersiniz. Bazı insanlar vardır bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile kendilerine hayran bırakırlar.

İşte bugün size öyle bir kişiyi anlatacağız. Bu kişinin adı Hüseyin Bozdağ… Kısa adı YESİDEF olan Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Bozdağ, bitmek nedir bilmeyen enerjisi ile dün olduğu bugün de ülkemiz ekonomisine katma değer sağlamaya devam ediyor. Sayın Bozdağ, özellikle gençlerimizin mutlaka tanıması gereken bir isim. İş aşkı ile yanıp tutuşan, çocuk yaşlarda çalışmaya başlayan çalışkan başkan, “Çalışmadan hiçbir başarı gelmez” diyor. Gazeteci Ahmet Doğan’ın sorularını YESİDEF Başkanı sayın Bozdağ cevaplandırdı.

Hüseyin Bozdağ kimdir, size tanıyabilir miyiz?

Ömrüm çalışmakla geçti diyebilirim. Sivas-Gürünlü’yüz biz. Tipik bir Anadolu ailesiyiz. Babam şofördü. 750 lira maaş alırdı. Bunun 500 lirasını gecekonduya verirdik. İstanbul’a göçle beraber iş yaşamına erken başladım.

Pazarda limon satmadan ayakkabı boyacılığına, çaycılıktan bakkallığa, bakkallıktan da yemek sanayine kadar birçok alanda alınterimle çalıştım, kazandım… Hobi olarak başladığım STK’larda bir de baktım ki başkan olmuşum. Gerek yöresel gerekse de global derneklere üye oldum. İTO’nun en genç meclis üyesiyim, İSO’nun en genç meslek komitesi üyesiyim, TİM’in en genç başkan vekilliğini yapmış durumdayım. TOBB’da uzun yıllardır görev yapıyorum. Rahmetli babam, “Oğlum eğer paran çoksa paranın zekatını çok vereceksin, eğer sağlığın yerindeyse insalığa hizmet edeceksin” derdi. Bu desturla ben de sektörüme ve insanlığa hizmet etmeye var gücümle devam ediyorum. Türkiye’de Avrupa catering birliğinin yönetim kuruluna kadar yükselen ttek isim ve firma olarak çalışmalarıma devam ettim. Üretmek, çalışmak, çalıştırmak bizim için en büyük ibadettir. Dünya çapından ihracat yapacağız. Türkiye’den dünyaya açılacağız. Dünya artık kocaman bir köy. Eğer yapabiliyorsak o köye muhtar olacağız.

Yurtdışı çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

2008 yılına kadar yöresel tatlarımızı dünyaya taşımak gibi bir misyon edinmiştik. Gıda ihracatı yaptık, kendi markamızla marka yaratarak 22 ülkeye ihracat yaptık. Krizlerden öğrendiğim bir şey vardı, bir iş adamının mutlaka bir ayağının yurtdışında olması gerekiyor. Benim türevim ne gıda. Ben gıda türevinde yurtdışında işler yapmaya başladım. Cezzayir, Sırbistan, Rusya, 2017’den beri hedefimiz Ortadoğu oldu. Katar’a gittik. Katar’a giderken Hadımköy-Arnavutköy Sanayici Iş Adamları Derneği’ni de götürdüm. Fıfa 2022 cup’tayız. Ankara 3 saatlik uçuş mesafesinde yaklşaşık 3.5 milyar insan yaşıyor. Özellikle gençlerimize sesleniyorum, umutlu olmak, çok çalışmak gerek. Dünyayı hedeflenerek ortaya çıkmamız lazım. Biz, ‘Çok olacağız, dünyanın yemeğini de biz yapacağız’ diyoruz.

Sektörün fotoğrafını çeker misiniz, sektörün büyüklüğü hakkında neler söylemek istersiniz?

İSO ile sektör olarak karar aldık. Türkiye’de 400 bin direkt çalışanı dolaylı olarak 1.5 milyon çalışanımız ile muazzam büyüklükte bir sektörüz. Lojistikten tarıma, hayvancılıktan kimyacısına, camcısına, tekstilcisine kadar çok geniş bir yelpazede istihdam yaratıyoruz. İSO’nun 55 meslek komitesinden 46’sında biz varız. Türkiye genelinde 6 bin lisanslı şirketimiz var. Yaklaşık 6.5 milyar dolarlık pazar işliyoruz. Türkiye’deki iş gücü TÜİK verilerine göre 20 milyon. Herkes, çalışanına kanuna göre öğlen yemek vermek zorunda. Aklınıza gelebilecek her yerde biz varız. İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği de bizim göz bebeğimiz. Sayın Sedat Zincirkıran Başkan liderliğinde çalışmalarımız dernek bazında da sürüyor.

Pandemiye en hazır sektör biziz

Endüstriyel yemek sektörü, pandemiye en hazır sektördür. Biz, maskeyi 33 yıl once tanıdık. Eldivensiz, volesiz, galoşsuz kişi çalıştırmayız. Bizim dokunduğumuz alan direkt sağlıkla ilgili.

Biz, pandemi içerisinde kahramanlar gibi çalıştık. Pandeminin gizli kahramanları yemek sanayicileridir. Lokantaların kapalı olduğu, paket servislerinin olmadığı bir yerde bizler ortaya çıktık ve endüstriyel yemek sanayi olarak can kurtardık. Sektör, sermaye biriktiremedi. Sermeya sorunumuz var maalesef.

Kimse umutsuzluğa kapılmasın

Meslektaşlarımıza ve özellikle sektörümüze şunu demek isterim: Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Biz, bitmek tükenmek bilmeyen Anadolu’yuz. Dünyaya açılmalıyız. Dünyaya açılırken de altyapımızın olması lazım. Ben 50 yaşından sonra dil öğrenmeye başladım. Herkesin dil sorununu çözmesi lazım. Okullarımızda gastronomi bölümlerinden mezun çok iyi yetişmiş, nitelikli kişiler var. Ama dil bilemediğimiz için maalesef yetişmiş kalifiye elemanlarımız atıl vaziyette duruyor. Bu gereği de görmemiz gerekiyor. Biz, her zorluğu yenen, zorlukları anında aşan zeki ve becerikli ve dahası çalışkan bir toplumuz. Sektörümüzün çok ciddi bir know-how’ı var.  Bunu bir sanatçı titizliği ile işlemeliyiz.